Eski çağlarda insanlar din ile bilimi ayırmamış, ikisini de bir tutmuşlardır. Kimi yerlerde kahinler de din adamları da bir oluyordu. Kimi yerlerde de tapınaklarda din ile bilim eğitimi bir arada veriliyordu. Mısır ve Babil Devletleri örnek olarak gösterilebilir. Bilim adamlarına büyücü gözüyle bakıldığı zamanlar da olmuştur.
Mısırlılar da, Yunanlılar da, Babilliler de dini düşüncelerini bilim ile birleştirmişlerdir. Mısırlılar, dünyayı tanrı şeklinde çizerek anlatmaya çalışmışlardır. Kahinler gökyüzünü inceliyor ve zamanı ölçüyorlardı. Mısır Firavunları da kahinlerin sözlerine itimat ediyorlardı. Yine kahinlere sorarak yıla ne kadar ve ne zaman gün ekleneceğine karar veriyorlardı. Bu zamanlarda Mısır’da papirüsler kullanılıyordu. Okullarda din dersi matematik ve astronomi dersleri ile beraber veriliyordu. Kahinler bir ilaç hazırlarken dinlerine has dualar ederlerdi. Bu sayede ilacın iyileştirdiği düşünülürdü.
Babilliler de aynı şekilde din, astronomi ve matematik derslerini birlikte verirlerdi. Eğitim tapınaklarda olurdu ve eğitimini tamamlayan öğrenci kahin olurdu. Babilliler göksel olayları da dine bağlarlardı. Örnek olarak güneş tutulmasının uğur veya uğursuzluk getireceğine inanmaları verilebilir. Babilliler yaptıkları tapınakların en üst katını gözlemevi olarak kullanmışlardı. Amaçları Tanrıyı görmekti. Bu sayede astronomide ileri bir seviyeye ulaştılar. Aynı Mısırlılar gibi Babilliler de takvim yapmışlardı.
Günümüzde din ile bilimin ayrı olup olmaması tartışılır bir konudur. Ancak eski çağlarda bilimin, dini temellere oturtulması ve birlikte sayılması bilimin gelişmesini sağlamıştır.
Categories: Ana Sayfa