Sonsuz bir göğün altında sonsuz yağan yağmurun bir kadın, yüzü– değirmi bir kadın, eşeğiyle odun yüklemeye gidiyordu ormana mandalin bahçelerinin, iğneli çamların köknarların arasından değirmene doğru. Kavruk bir ağacın kabuğuna benzeyen avucuyla yıkadı yüzünü, eğilip eski sarnıca eğilip bin yıllık bir sarnıca bin yıllık bir yörük kadın. Tütün ve akaladan zeytinin siyahından geçiyordu, uzun bir gece gibi beylerin toprağından. Biliyordu en az kendi evi kadar yamacı inince, ışıkları gözükecek karşı kıyının ve Yannis Ritsos’un sürgün adalarının. –kıyı, kıyı karşı kıyı rüzgârı aynı rüzgâr denizi süngeri aynı zeybeği horası beyi, ekmeği aynı. – Hey Ritsos hey ozanların Zeus’u bin yıldır böyle olmuş bu: Ya sizde karartma geceleri bizde par par ateşböcekleri ya bizde karartma geceleri sizde par par ateşböcekleri.
Categories: Şiirler