- Çünkü ben bir buluttum öldüğümde, yağmur olacak kadar kelime yoktu elimde.
- Kedilerimin kardeşiyim, inceliği ve mahcubiyeti onlardan öğrendim. Beni turnasız türkülerin beni solgun bir kedinin kalbinde unuttular.
- O halat öyle mi atılır. Yürek, öyle mi bağlanır bir yüreğe?
- Aşkı geçtik, gözlerini açabilirsin.
- Sen bir şehir olmalısın ya da nar. Belki granada, belki eylül, belki kırmızı.
- Ah bu şairler. Kelime yorulmasın diye gönül yorarlar!
- Ayrılık bir kez tutmaya görsün elinden. Yeni bir şair olmaktan başlar hayata.
- Kelimeler beni bağışlasın, cümleler özrümü kabul etsin, siz de üzerinde durmayıp ”neyse” derseniz. Hali pür melal’im anlaşılmış olur: İnsan bazen en çok kendinden yorulur!
- Artık ne sevmek istiyorum nede sevilmek. Çünkü hep yarım kaldı sevmelerim, ve hep sahteydi sevilmelerim.
- Hemen büyür ruhuyla oynanan çocuklar.
- Şiirdir söylenir, yazdır biter, kadındır gider. Bütün kadınlar şiiri bir kadına terk eder.
- Ben kimsenin imanına, inancına karışmam
Dinli dinsiz, siyah beyaz, eşittir bütün insanlar
İster Türk, ister Çingene, ister Ermeni. - Aşka yetişememek olsa da şiir. Dosta da kavuşmaktır bir bakıma.
- Harflerin gülüştüğünü senin adında gördüm.
- İnsan bazen yalnızlığını başkasıyla gezdirir. Bazen de başkasında gezer yalnızlığıyla.
- Tren, uçak gibi üstümüzden, vapur gibi kıyımızdan geçmez, tren içimizden geçer, o yüzden böyle yakındır bize.
- Galiba insanın yakışıklı bir kalbi olmalı önce.
- Sen içimden geçen yolculuksun, ben içimden geçemem.
- Küsecek kadar sevmeli insan birini.
O gelince küsmeli: nerdeydin bunca zaman,
niye sevmedin beni,
Küsecek kimsem yoktu demeli. - Bir kuş kadar olamadım, iki kanat bulamadım.
- Gözlerin yağmurdan yeni ayrılmış. Gibi çocuk, gibi büyük, gibi sımsıcak.
- Yaşadığımız hayattan alacağı varsa yaşanmayanın ne anlamı kalır yalnızca yaşadığımızı hatırlamanın.
- İnadına aşk, inadına özgürlük, inadına yaprak…
- Harflerin gülüştüğünü senin adında gördüm.