İnsanoğlu dünyaya geldiğinden beri sürekli bir araştırma ve merakın içerisindedir. Merak ettikler arasında nasıl gördüğümüz de vardır. Güneşten gelen ışık ışınları cisimlere çarpar. Bu çarpma sonucu yansıyan ışınlar gözümüze gelir. Bu sayede cisimleri görebiliriz. Günümüzde bilinen bu bilginin keşfi çok uzun sürmüştür. İnsanlar “Nasıl Görürüz?” sorusuna farklı cevaplar vermişlerdir. Cevapların çoğunun eksikleri vardır.

Milattan önce yaşamış olan Yunan düşünür Pythogoros, bu soruyu düşünmüş ve canlıların, gözlerinden çıkan ışınlar sayesinde görebildiğimiz sonucuna varmıştır. Gözlerimizden çıkan ışınlar cisimlere çarpmakta ve cisimden yansıyarak geri bize gelmektedir. Bu cevap bir nevi doğrudur. Yani ışın, cisimlere çarpar ve geri yansır. Ancak bu cevap sorunun cevabını tam olarak vermemektedir. Çünkü ışın bizim gözümüzden çıkıyor ise geceleri de cisimleri görebilmemiz gerekiyordu. Bu sorun cevabın kısa sürede etkisiz hale gelmesine neden oldu.

Avrupalı bilim adamları, ortaçağda ışık konusunda ikiye ayrılmışlardı. Bir taraftaki bilim adamları ışığın düz ve hızlı gittiğini savunuyorlardı. Diğer taraftaki bilim adamları ise ışığın dalga halinde gittiğini savunmaktaydılar. Düz hareket ettiğini savunan bilim adamlarından biri Newton’dur. Huygens ise ışığın dalgalı hele gittiğini savunmuştur.